Born To Be Free, Netflix’in Türkçe isimlendirmesiyle, Özgür Doğanlar, deniz memelilerinin doğal yaşam alanlarından vahşice koparılmasını ve uluslararası ticaretini, Rusya’da yakalanıp Amerika’nın en büyük ve öncü akvaryumu olan Georgia Akvaryumu’na satılması planlanan 18 beluga balinası üzerinden anlatan, yarı amatör olarak kabul edilebilecek bir belgesel.

Belgeseli yarı amatör olarak tasvir etmemin sebebi, profesyonel bir film yapım ekibi tarafından planlanmaması ve çekilmemesi. Film, üç serbest dalış yapan gazeteci, Gaya, Tanya ve Julia tarafından, tamamen kişisel merak ve duyarlılıkları sonucu ortaya çıkmış ve Netflix’te kendisine yer bulması sonucu geniş kitlelere ulaşabilmiş bir belgesel.

Filmin çekirdeğini, Georgia akvaryumu tarafından “sipariş” edilen 18 adet beluga balinası oluşturmaktadır. Rusya’dan sipariş edilen bu balinalar, yakalanmalarının ve geçici olarak tutuldukları bekletme havuzlarına alınmalarının ardından, Amerika’daki çevreci aktivistlerin eylemleri ve mahkemeye yaptıkları başvuru sonucu, Amerika’ya transfer edilememiş ve mahkeme süresince de ülkeye girişleri yasaklanmıştır.

Bu noktada, çevreci gazetecilerimiz, bu balinaların Rusya’daki ikamet koşullarının sağlıksız olduğundan şüphelenmiş ve balinaların tutuldukları gizli bekletme havuzlarını bularak, bu sağlıksız koşulları belgelemişlerdir. Fakat film sadece söz konusu ticarete konu olan balinaların akıbetine odaklanmamış, aynı zamanda tüm deniz memelilerinin yakalanma, transfer, bekletilme ve akvaryumlardaki yaşam süreçlerini de uzmanların yardımıyla mercek altına almıştır.

Tüm bu mercek altına alma süreci göstermiştir ki, özellikle Rusya’da çok büyük bir sektör haline gelmiş olan, gösteri ve eğlence sektörü için deniz memelisi ticareti, büyük etik problemler barındırmaktadır. Bu canlıların yakalanma süreçlerinin hiçbir profesyonel standart barındırmaması ve yetkili mercilerce kontrol edilmemesi, henüz bu yakalanma sürecinde bile birçok deniz memelisinin sakatlanmasına ve ölmesine yol açmaktadır. Sakatlanmadan yakalanan canlıların ise büyük bir bölümü sağlıksız transfer ve bekletilme koşullarında hastalanmakta, psikolojileri bozulmakta ve ölmektedir.

Her şeyin “yolunda” gittiği süreçlerde ise, bu deniz canlıları tüm dünya üzerine dağılmış bulunan akvaryumlara ulaşmakta, “görünürde” mutlu bir yaşam sürmektedir. Fakat bilimsel çalışmalar göstermiştir ki bu akvaryumlarda, sözde özenle bakılan, eğitilen canlılar doğada özgürce yaşayan kendi türlerindeki diğer canlılara göre çok daha kısa bir hayat sürmektedir.

Belgesel filmi izlediğiniz zaman tüm vahşi, uygunsuz ve kabul edilemez süreçlere daha yakından tanık olma, uzman yorumlarını dinleme ve kişisel olarak kendinizi sorgulama şansını elde edebileceksiniz. Film, Netflix Türkiye’de, 13 yaşından büyük izleyici kitlesi için, Türkçe altyazı seçeneğiyle izleyiciye sunulmuş durumda. Küçük yaştaki izleyici kitlesine uygun olmasa da lise eğitiminin başındaki gençler için, aydınlatıcı bir seçenek olarak veliler ve öğretmenler tarafından göz önünde bulundurulması faydalı olabilir. Filmin bazı diğer detayları ise şöyle;

Film Gösterim Tarihi:18 Temmuz 2017

Filmin Uzunluğu:1 saat 14 dakika

Yönetmen:Gayane Petrosyan

Yazarlar: Gayane Petrosyan and Tatiana Beley

Orijinal Dil: İngilizce ve Rusça

Filmin Resmi Sitesi:https://dogwoofsales.com/born-to-be-free/

Bu belgesel filmi izledikten ve konu hakkında başka çalışmaları da inceledikten sonra aklıma gelen ve muhtemelen diğer izleyicilerin de aklına gelen ilk şey, bu mevcut durumu değiştirmek için bireysel olarak neler yapabileceğimiz. Bu konuda sizin için hazırladığım liste şu şekilde;

  • Hiçbir Akvaryumu Ziyaret Etmeyin!

Tamamen iyi niyetli bir şekilde, keyifli bir öğleden sonrası geçirmek için veya çocuğunuzun deniz canlılarını öğrenmesi için de olsa, hiçbir akvaryumu ziyaret etmeyin. Çünkü bu ziyaretleriniz, deniz canlılarının doğal yaşam alanlarından koparılmasına, esaret altında üremelerinin teşvik edilmesine, ticari nesneler olarak alınıp satılmalarına devam edilmesi anlamına gelmektedir.

  • Arkadaşlarınızı Ve Aile Üyelerinizi De Bilinçlendirmeye Çalışın!

Ne kadar fazla insan bu konuda bilinçlenirse ve deniz canlılarının ticari amaçlar için kullanılmasına karşı bir tutum sergilerse, o kadar az hayvan tutsak bir yaşam sürer ve mevcut akvaryumların sayısı artmaz, hatta zamanla azalır.

  • Hayvan Hakları İçin Mücadele Eden Derneklere Ve Kuruluşlara Destek Ol!

Ülke sınırları içerisinde faaliyet gösteren lokal kuruluşlara veya küresel boyutta faaliyet gösteren, hayvan haklarını savunan veya hayvanların doğal yaşam alanlarının korunması için mücadele eden derneklere maddi veya gönüllük hizmetlerine katılacak şekilde destek olmak, kolektif olarak sorunların çözülmesi için destek sağlayacaktır.

  • Sesini Yükselt ve Hayvan Hakları için Talepte Bulun!

Özellikle son zamanlarda ülkemizde de gündemde olan hayvan haklarının korunmasına yönelik yasaların hazırlanması ve caydırıcı cezaların hukuk sistemine eklenmesi konusunda sesini yükselt ve siyasi karar verme mekanizmanda hayvan haklarının da yer bulmasına özen göster.

 

İnsanların kendilerini doğanın hakimi olarak değil doğanın bir parçası olarak gördüğü, hayvanların vahşice, kar amacıyla doğal yaşam alanlarından koparılmadığı ve ticari nesneler olarak görülmediği bir gelecek hayaliyle, yazıyı filmde dikkat çeken birkaç alıntı ile bitirmek istiyorum;

 “Görünen o ki bir Beluga balinasının başına gelebilecek en kötü şey insanların eline düşmesi. 2013 yılında yakalanan Beluga balinalarının yarısından fazlası yakalama işlemi sırasında veya bekletme havuzlarında hayatlarını kaybetti.”

 “İnanıyorum ki gelecekte, bu dünyanın çocukları büyüyecek ve bu güzel deniz canlılarını yakalayıp koyduğumuz kafesleri barbarlık olarak görecek ve belki de tüm akvaryumlar tarihe karışacak”



Oktay Eren TÜREYEN, Arş. Gör.

tureyen@itu.edu.tr, Researchgate

İstanbul Teknik Üniversitesi

Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi

Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği Bölümü