“Literacy” kavramının Türkçe’ye çevrilmesi “okuryazarlık” olarak gerçekleşmiştir ve son zamanlarda yaygın olarak kullanılan “ekoloji okuryazarlığı”, “gıda okuryazarlığı” ve “medya okuryazarlığı” gibi örnekleri mevcuttur. “Okuryazar” sözcüğünün TDK sözlük karşılığı “Okuması yazması olan, öğrenim görmüş (kimse)” şeklindedir.  UNESCO ise okuryazarlığı; “Değişik türdeki yazılı kaynakları, kayıtları kullanarak tanımlama, anlama, yorumlama, bir araya getirme, iletişim kurma ve hesap yapma yeteneği” şeklinde tanımlar. Ekoloji okuryazarı veya okyanus okuryazarı kullanımında, sözlük anlamı ve UNESCO tanımıyla kastedilen anlamlara yakın olsa da, tam anlamıyla verilmek istenen anlam, “herhangi bir konuda temel bilgilere ve farkındalıklara sahip kimse” şeklindedir.

“Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak Türkiye” kalıbı, gündelik hayatta sıkça kullanıldığı halde insanların zihninde genelde sadece fiziksel bir çağrışım yapmaktadır. Bu durumun sosyolojik, ekonomik ve çevresel etkileri hakkında yeterli bilgiye ve meraka sahip olunmadığı aşikârdır. Nüfus içerisinde, denizlerle doğrudan temas içerisinde olan deniz bilimciler ve gemi ve deniz teknolojisi mühendisleri gibi profesyonellerin dışında kalan kesimin, denizler ve okyanuslar hakkında bilgi ve merak sahibi olması neden önemlidir? Eğer bu soruya tatmin edici bir cevap verebiliyorsanız ve okyanuslar hakkında bazı temel kavramlara hâkimseniz, siz bir okyanus okuryazarısınız.

Okyanus Okuryazarlığı Literatürü

Okyanuslara veya herhangi bir deniz ekosistemine ne kadar yakın yaşadığından bağımsız olarak, insanların çoğunun, günlük faaliyetlerin deniz ekosistemlerini nasıl etkilediği hakkında hiçbir fikri yoktur. İnsanlar, küçük kararların ve seçimlerin bile, okyanus kaynaklarının sürdürülebilirliğinde büyük farklılıklar yarattığının farkında değillerdir. Dahası, insanların çoğunluğu okyanus sistemlerinin günlük yaşamlarımız üzerindeki etkilerini tanıyamazlar. “Okyanus körlüğü” olarak adlandırılabilecek bu durumun çözülebilmesi için, sistematik bir okyanus eğitim programı uygulanmalıdır. Okyanus okuryazarlığının en temel ve anlaşılır tanımı ise: “Okyanusun insan üzerindeki etkisinin ve insanın okyanus üzerindeki etkisinin anlaşılması” şeklindedir (Santoro, 2017).

Denizlerin, kirliliğe, düzensiz kıyı kentleşmesine ve kaynakların sorumsuzca kullanılmasına karşı korunması, tüm dünyada, son yılların en güncel sorunlarındandır. Rio Çevre ve Kalkınma Deklarasyonu (1992), Jakarta Deniz ve Kıyı Çeşitliliği Direktifi (1995), Londra Protokolü (1996) ve Kyoto Protokolü (1997) ile başlayan deniz ekosistemlerinin korunması süreci, Birleşmiş Milletler’in 2021-2030 yılları arası süreci, “Sürdürülebilir Kalkınma için Deniz Bilimleri On Yılı”  ilan etmesiyle zirveye ulaşmıştır.

Birleşmiş Milletler’in 2017’deki toplantısında on yedi sürdürülebilir kalkınma hedefi (SKH) belirlendi. 14 numaralı SKH, okyanusların ve denizlerin sürdürülebilir kullanımını kapsamaktadır. Bu hedefe ulaşmak için toplumdaki her bireyin, bilim insanlarının ve politika yapıcıların, bu sürdürülebilir hedefin farkında olması gerekir.

Birleşmiş Milletler’in ilgili sürdürülebilir kalkınma hedefini kabulünden sonra, okyanusların sosyal, ekonomik, politik ve ekolojik önemine ilişkin çalışmalar hızlı bir ivme kazanmıştır. Tüm bu çalışmalar, enerji kaynaklarının keşfi, iklim değişikliği, küresel ısınma, biyolojik çeşitlilik, deniz ticareti, okyanus ve insan sağlığı gibi okyanuslarla ilgili tüm temel konuları anlamalarını için, toplumların okyanus okuryazarlığını artırmanın gerekli olduğunu göstermiştir.

Okyanus okuryazarlığı çalışmalarının odak noktası ulusal veya küresel ölçekte olabilir. Ulusal düzeydeki çalışmalar çoğunlukla yerel sorunlara ve yerel deniz kaynaklarına ve bu kaynakları daha sürdürülebilir kullanma yollarına odaklanmaktadır. Öte yandan, okyanuslarımızın şu anda karşılaştığı sorunların çoğu küresel boyuttadır; bu nedenle, ekolojik sorunların küresel düzeyde anlaşılması gerekmektedir. 2017 yılında yayınlanan UNESCO raporunda bu probleme değinilmiş ve uluslararası işbirlikleri ile ülkeler arasındaki bilgi, kapasite ve teknoloji boşluklarının aşılması gerektiği önerilmiştir.

Okyanus Okuryazarlığı ve Eğitim

Ülkelerin eğitim sistemleri, okyanus okuryazarlığı kavramı ile ilgili gerekli ayarlamalara cevap vermelidir. Okul öncesi ve K-12 eğitiminden başlayarak, tüm müfredat okyanus okuryazarlığının temel ilkelerini içerecek şekilde değiştirilmelidir. Araştırmalar, esas olarak ilköğretim ve lise öğrencilerinin bu tür bir çevre bilinci oluşturmada ve deniz ekosistemi, deniz kaynakları ve deniz kirliliği konusunda bilinçli bireyler edinmede önemli bir rol oynadığını göstermiştir (Visbeck, 2018).

Hem gezegenimizin hem de toplumlarımızın geleceği için, K-12 eğitim döneminde, çocukların karar alma mekanizmalarının günlük yaşamlarındaki çevresel faktörler hakkında “endişe” içermesi gerekir. Çocukların sosyal yapı üzerindeki etkisi incelendiğinde, çocukların çevre bilincinin, sadece kendi yaşamlarını ve karar alma mekanizmalarını etkilemediği, aynı zamanda hem akranlarını hem de aile üyelerini olumlu etkilediği ve toplumda olumlu bir değişime yol açtığı görülmüştür (Hartley vd., 2015).

Okyanusların ve denizlerin iklim değişikliğini ve diğer çevresel sorunları anlamada önemli bir rol oynaması ve okyanus ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının kilit önem taşıması, hem Avrupa Birliği’nde hem de ABD’de büyük çaplı projeler üretilmesini ve bu projelerin desteklenmesini sağlamıştır. ABD’de, Ulusal Bilim Merkezi, 12 yıllık bir süre boyunca, Deniz Bilimleri Eğitiminde Mükemmeliyet Merkezlerine, 40 Milyon Dolar tahsis ederken, Avrupa Birliği iki büyük deniz bilimi eğitim projesine (SeaChange ve RespanSEAble)  toplam 7 Milyon Euro bütçe sağladı (Fauville vd., 2019)

Çeşitli çalıştaylar, konferanslar ve birçok yayının ardından, okyanus okuryazarlığı için yedi temel ilke belirlenmiştir:

  1. Dünya, birçok niteliği olan büyük bir okyanusa sahiptir. (The Earth has one big ocean with many features)
  1. Okyanus ve okyanuslardaki yaşam, Dünya’nın özelliklerini şekillendirir. (The ocean and life in the ocean shape the features of the Earth)
  1. Okyanusların hava ve iklim üzerinde önemli bir etkisi vardır. (The ocean is a major influence on weather and climate)
  1. Okyanuslar dünyayı yaşanabilir kılar. (The ocean makes the Earth habitable)
  1. Okyanuslar çok çeşitli yaşam formlarını ve ekosistemlerini destekler. (The ocean supports a great diversity of life and ecosystems)
  1. Okyanuslar ve insanlar ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. (The ocean and humans are inextricably interconnected)
  1. Okyanusların büyük bir kısmı hala keşfedilmemiştir. (The ocean is largely unexplored)

Okyanus okuryazarlığı konularını eğitim sistemine yerleştirmeden önce, bireylerin bilgi düzeylerinin mevcut durumunun analizi yararlıdır. Bu amaçla, ABD ve Avrupa toplumlarının deniz ekosistemi ve denizlerin sürdürülebilir kullanımı hakkındaki bilgi düzeyleri çeşitli çalışmalarla incelenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda, vatandaşların deniz kirliliği, denize salınan zehirli atıklar ve aşırı avlanma hakkında sınırlı bilgiye sahip olmalarına rağmen, iklim değişikliği ile denizler ve okyanus arasındaki ilişki, okyanus asitlenmesi, denizlerdeki yenilenebilir enerji kaynakları gibi daha spesifik konular hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmüştür (Buckley vd., 2017; Capstick vd., 2016).

Bahsi geçen çalışmaların benzerlerinin, Türkiye’de de yapılması ve güncel durumun bir an önce tespit edilmesi ve bu tespitin ardından gerekli iyileştirme çalışmalarının bir önce uygulamaya konması gerekmektedir. En azından okul öncesi ve ilköğretim çağındaki öğrenciler için, geç olmadan, müfredatlar üzerinde gerekli eklemeler ve düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Bununla birlikte, gemi ve deniz teknolojisi mühendisleri, gemi inşaat mühendisleri, gemi makinaları işletme mühendisleri, kaptanlar ve denizcilik yüksekokulu öğrencileri gibi, denizlerle doğrudan etkileşim içerisinde olan ve karar verici konumunda olan insanların okyanus okuryazarlıklarının, mevcut testlerle tespit edilmesi ve gerekli eğitimlerin bu insanlara verilmesi gerekmektedir.

Okyanus, dünyanın en son ve en büyük keşfedilmemiş yeridir. Okyanusların bilgi sahibi olunan ve araştırılmış kısmı, tüm okyanuslar içerisinde sadece %5’e tekabül etmektedir.  Bu, gelecek nesillerin kâşifleri ve araştırmacıları için mükemmel bir fırsattır. Okyanusu anlamak sadece bir meraktan çok daha fazlasıdır. Okyanus sistemleri ve süreçlerinin daha iyi anlaşılması için keşif, araştırma ve çalışma şarttır. Ve unutmamak gerekir ki, hayatta kalmamız buna bağlı olabilir.



Oktay Eren TÜREYEN, Arş. Gör.

tureyen@itu.edu.tr, Researchgate

İstanbul Teknik Üniversitesi

Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi

Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği Bölümü